• Giriş
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
Sapienship
  • İçerik Kategorileri
    • Doğa Bilimleri
    • Uygulamalı Bilimler
    • Sosyal Bilimler
    • Formal Bilimler
  • Popüler Konular
    • Evrimsel Biyoloji
    • Tıp
    • Paleontoloji
    • Zooloji
    • Astronomi
    • Ekoloji
    • Antropoloji
  • Bilim Haberleri
  • Çeviriler ve Basın Bildirileri
  • Özgün İçerikler
  • Bilim Sözlüğü
Sapienship
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
  • ✍🏻#YazarOl
  • #Hayvanlar
  • #Botanik
  • #İhtiyoloji
  • #Hastalıklar
  • #Genetik
  • #Evrim
  • #Mamaloji
  • #NesilTükenmesi
  • #KöpekBalıkları
  • #Karadelikler
  • #İklim
Ana Sayfa Sosyal Bilimler Psikoloji

Sosyal Medyanın Zararları Nelerdir? Sosyal Medya İnsan Psikolojisini Nasıl Etkiliyor?Özgün 

Nadir Kerem Dağ Nadir Kerem Dağ
17 Ekim 2024 - Son Güncelleme: 22 Kasım 2024
Okunma süresi: 21 dakika
0 0
A A

Hep birlikte düşünelim: Her gün elimizden düşmeyen telefonlar, saatlerimizi harcadığımız platformlar bize ne kazandırıyor ve ne kaybettiriyor?

Sosyal Medya ve Psikoloji: Bağlantı mı, Kopukluk mu?

Başlangıçta sosyal medya, bizi birbirimize daha da yakınlaştırmak için var gibi görünüyordu. Bizler, arkadaşlarımız ve sevdiklerimizle anında iletişim kurabilir, dünyanın öbür ucundaki olayları anbean takip edebilir hale geldik. Ancak bir de işin diğer yüzü var: Bu kadar hızlı, sürekli ve yoğun bir şekilde bilgiye, görüntülere ve insanlara maruz kalmak psikolojik sağlığımızı nasıl etkiliyor? Gerçekten sosyal medyayla birbirimize daha mı çok bağlandık yoksa aslında içten içe daha da mı uzaklaşıyoruz?

Bu soruyu cevaplamak için, sosyal medyanın insanlar üzerinde yarattığı psikolojik etkileri incelemekle başlamalıyız. İlk olarak, sosyal medyanın sunduğu anlık geri bildirim mekanizması (beğeniler, yorumlar, paylaşımlar) üzerine düşünelim. Hepimiz, bir gönderi paylaştığımızda beğenilme beklentisiyle yanıp tutuşuruz değil mi? İşte burada dopamin devreye giriyor. Beynimiz, sosyal medyada beğeni aldıkça dopamin salgılar; bu da bir çeşit haz duygusu yaratır. Ancak bu kısa vadeli haz, uzun vadede bağımlılık yaratabilir. Araştırmalar, sosyal medyanın dopamin sistemi üzerinde tıpkı bir madde bağımlılığı gibi etkili olabileceğini gösteriyor. Yani sosyal medya platformlarına her girdiğimizde, beyin kimyamız değişiyor.

Sosyal Medyanın Bağımlılık Yapan Doğası

Bağımlılık konusu, sosyal medyanın zararları arasında en çok tartışılan konulardan biri. 2018 yılında yapılan bir çalışmaya göre, sosyal medya bağımlılığı, tıpkı uyuşturucu bağımlılığı gibi belirli semptomlarla kendini gösteriyor: sürekli kullanım isteği, zaman geçtikçe artan kullanım süresi, platformdan uzak kaldığında yaşanan huzursuzluk ve çevrimdışı hayattan kopma hissi. Özellikle gençler arasında bu bağımlılığın yaygın olduğunu görüyoruz. Genç bireyler, sosyal medyanın sunduğu sanal dünya ile gerçek hayat arasındaki çizgiyi ayırt etmekte zorlanabiliyorlar.

Peki neden bu kadar bağımlı hale geldik? Cevap, sosyal medyanın doğasında yatıyor: Sonsuz kaydırma özelliği ve sürekli yenilenen içerik akışı, beynimizi sürekli tetikte tutuyor. Sosyal medya platformları, kullanıcıların daha fazla zaman geçirmesi için bu tür algoritmaları kasıtlı olarak tasarlıyor. Biz farkında olmadan, sosyal medya platformları beynimizi ve dikkat süremizi yeniden şekillendiriyor. Bu durum, sadece zaman kaybı yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda zihinsel tükenmeye de yol açabiliyor. Çünkü sosyal medya, sürekli olarak yeni uyaranlar sunduğu için, beynimiz normal şartlarda vereceği tepkileri aşırıya kaçırıyor.

Karşılaştırma Kültürü ve Özsaygı Üzerindeki Etkisi

Sosyal medya, insanların hayatlarını sürekli olarak sergilediği bir platforma dönüştü. Tatil fotoğrafları, başarı hikayeleri, mutlu ilişkiler… Bu sürekli paylaşım, bizde farkında olmadan bir karşılaştırma kültürü yaratıyor. Her gün gördüğümüz bu “mükemmel” hayatlar, kendi hayatlarımızı daha az değerli görmemize yol açabiliyor. 2015 yılında yapılan bir araştırma, sosyal medya kullanımının özsaygı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğunu gösterdi. Kullanıcılar, diğer insanların hayatlarıyla kendi yaşamlarını kıyasladıkça, kendilerini daha yetersiz hissetmeye başlıyorlar. Bu da depresyon, anksiyete ve düşük özsaygı gibi psikolojik sorunlara yol açabiliyor.

Bu noktada, Instagram gibi görsel ağırlıklı platformların bu etkiyi daha da güçlendirdiğini belirtmek gerek. Özellikle gençler ve ergenler arasında, bedensel imaj ve güzellik algısı, sosyal medya aracılığıyla yeniden tanımlanıyor. Gençler, sürekli olarak “ideal” bedenlere ve yaşam tarzlarına maruz kalıyor ve bu, kendilerini oldukları gibi kabul etmelerini zorlaştırıyor. Eating Disorders adlı bir dergide yayımlanan bir çalışma, sosyal medyanın gençler arasında yeme bozukluklarını tetikleyebileceğini vurguluyor. Çünkü bu platformlar, genç bireyleri zayıf olmanın mutlulukla eşdeğer olduğu bir kültüre sürüklüyor.

FOMO: Kaçırma Korkusu (Fear of Missing Out)

Sosyal medyanın psikolojimiz üzerinde bıraktığı etkilerden bir diğeri de FOMO (Fear of Missing Out), yani bir şeyleri kaçırma korkusu. Sosyal medyada sürekli olarak başkalarının neler yaptığını görüyoruz: kim nerede tatilde, kim hangi konserdedir, kimler kimlerle takılıyor? Bu tür paylaşımlar, özellikle yalnız hissettiğimiz anlarda kendimizi dışlanmış ve izole hissetmemize yol açabiliyor. Computers in Human Behavior‘de yayımlanan bir araştırma, FOMO’nun sosyal medya kullanıcıları arasında yaygın bir sorun olduğunu ve bu durumun depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunları tetiklediğini gösteriyor. Yani sürekli olarak “başkaları ne yapıyor?” sorusuyla meşgul olmak, aslında kendi hayatımızda olan güzel şeyleri görmemizi engelliyor.

FOMO sadece psikolojik sorunlarla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda, bu korku yüzünden sürekli sosyal medyada aktif kalma ihtiyacı hissediyoruz. Tatillerde, iş yerinde, hatta bazen ailemizle vakit geçirirken bile telefonumuzu elimize almadan duramıyoruz. Kaçırdığımız bir şey var mı? Birisi bir şey mi paylaştı? Tüm bu düşünceler, günlük hayatımızı bölüyor ve bizim odaklanmamızı zorlaştırıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı ve verimlilik kaybı gibi daha başka sorunlara da yol açıyor.

Sosyal İlişkiler Üzerindeki Etkiler

Sosyal medyanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini tartışırken, bu platformların sosyal ilişkilerimizi nasıl etkilediğini göz ardı edemeyiz. Sosyal medya, bir yandan arkadaşlarımız ve ailemizle sürekli iletişimde kalmamızı sağlarken, diğer yandan yüz yüze ilişkilerimizi zayıflatabiliyor. Özellikle gençler arasında, gerçek hayatta yaşanması gereken sosyal etkileşimler sosyal medya üzerinden “çevrimiçi” hale geliyor. Ancak çevrimiçi etkileşimler, yüz yüze ilişkilerin yerini tutmuyor.

2017 yılında yapılan bir çalışma, sosyal medya kullanımının yüz yüze sosyal etkileşimlerle yer değiştirdiğini ve bu durumun yalnızlık hissini artırdığını gösterdi. Sosyal medyada arkadaşlarımızla sürekli olarak iletişim halinde olsak bile, bu etkileşimlerin derinliği gerçek hayattaki ilişkilerden çok daha yüzeysel kalıyor. Sonuç olarak, aslında “sosyal” olmaya çalışırken daha da yalnızlaşabiliyoruz.

Bir diğer önemli konu ise, sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımların samimiyeti. Sosyal medya, çoğu zaman insanların en iyi hallerini, en güzel anlarını paylaştığı bir vitrin haline geldi. Bu da, gerçek hayatta yaşanan sorunların ya da duygusal zorlukların göz ardı edilmesine yol açabiliyor. Facebook depresyonu adı verilen bir terim bile var: Başkalarının mükemmel görünen hayatlarına bakarak kendi hayatını yetersiz ve değersiz hissetmek.

Siber Zorbalık ve Toksik Davranışlar

Sosyal medyanın bir diğer karanlık yüzü de siber zorbalık ve toksik davranışlar. Özellikle gençler arasında, sosyal medya platformları üzerinden yapılan siber zorbalık vakaları giderek artıyor. İnsanlar, anonim ya da kimlikleri gizlenmiş hesaplar üzerinden başkalarına hakaretler edebiliyor, tehditlerde bulunabiliyor ya da alay konusu yapabiliyorlar. Bu tür zorbalıklar, özellikle genç bireylerde ciddi psikolojik sorunlara yol açabiliyor. American Psychological Association tarafından yapılan bir araştırmaya göre, siber zorbalık mağduru olan gençler arasında depresyon, anksiyete ve hatta intihar eğilimleri artış gösteriyor.

Toksik davranışlar ise yalnızca bireysel zorbalıklarla sınırlı değil. Sosyal medya platformları, çoğu zaman siyasi ya da toplumsal konular etrafında şekillenen aşırı kutuplaşmalara da zemin hazırlıyor. İnsanlar, karşıt görüşlere sahip kişilere karşı daha saldırgan, daha eleştirel ve daha yıkıcı olabiliyor. Bu da toplumsal bölünmeyi derinleştiriyor ve insanlar arasındaki empatiyi azaltıyor. Sosyal medya, bu tür çatışmaların hızla yayılmasını sağlıyor ve çoğu zaman bu platformlar üzerinde saygılı, empatik ve yapıcı bir tartışma yürütmek neredeyse imkânsız hale geliyor.

Uyku Düzenine Olumsuz Etkileri

Birçoğumuz yatmadan önce son bir kez sosyal medyada geziniyoruz, değil mi? Ancak bu alışkanlık, uyku düzenimiz üzerinde oldukça olumsuz bir etki yaratabiliyor. Ekran ışığı, beynimizin melatonin üretimini baskılıyor ve bu da uykuya dalmamızı zorlaştırıyor. 2016 yılında yapılan bir araştırma, sosyal medya kullanımının uyku kalitesini düşürdüğünü ve uykuya geçiş süresini uzattığını gösteriyor. Uyku düzensizlikleri ise doğrudan psikolojik sağlığımızı etkileyen faktörler arasında. Yeterince uyumamak, gün içinde daha gergin, sinirli ve mutsuz hissetmemize yol açabiliyor.

Uyku problemleri, özellikle genç bireyler arasında yaygın. Sosyal medyada geçirilen uzun saatler, uykusuzluğu tetikleyerek bir kısır döngü yaratıyor. Uyku kalitesindeki bu düşüş, aynı zamanda bilişsel işlevleri de olumsuz etkileyebilir. Yani sadece psikolojik değil, aynı zamanda zihinsel sağlığımız da risk altında.

Gerçeklik Algısının Bozulması ve “Deepfake” Teknolojileri

Sosyal medya platformları üzerinden yayılan deepfake videolar ve manipüle edilmiş içerikler, gerçeklik algımızı ciddi şekilde bozabiliyor. Deepfake teknolojisi, yapay zekâ kullanarak sahte görüntü ve videolar üretmeye olanak tanır. Bu tür içerikler, özellikle siyasi ya da toplumsal konular hakkında yanlış bilgi yaymak için kullanılabiliyor. Deepfake teknolojisi sayesinde ünlü bir kişinin, asla söylemediği sözleri söylemiş gibi gösterilmesi ya da hiç yaşanmamış olayların video kaydı varmış gibi sunulması, toplumsal güven duygusunu zedeliyor.

Toplumda yaygın olarak paylaşılan bu tür sahte içerikler, bireylerin gerçekliği algılama biçimlerini sarsabiliyor. Sosyal medya, yanlış bilginin hızlıca yayılmasına olanak tanıyan bir platform olduğu için, bu tür manipülatif içerikler kullanıcıların düşüncelerini ve kararlarını etkileyebiliyor. Özellikle, doğruluğu sorgulanmadan paylaşılan bu tür içerikler, toplumda yanlış anlamalar ve çatışmalar yaratabiliyor. Bu da bizi, sosyal medyanın sadece bireylerin değil, toplumun genel psikolojisi üzerindeki etkilerini düşünmeye sevk ediyor.

Toplumsal Psikoloji ve Sosyal Medyanın Kutuplaştırıcı Etkisi

Sosyal medyanın sadece bireyler değil, toplumlar üzerindeki etkisi de oldukça derin. Bizler, sosyal medya platformlarını kullanarak bir yandan toplumsal olayları takip ediyor, diğer yandan kendi düşünce ve görüşlerimizi bu platformlar aracılığıyla ifade ediyoruz. Ancak bu süreçte sosyal medyanın kutuplaştırıcı etkileri giderek daha fazla hissediliyor. Toplumsal meseleler ve siyasi görüşler etrafında oluşan bu kutuplaşma, sosyal medyanın algoritmalarından kaynaklanıyor olabilir mi? Şöyle düşünelim: Sosyal medya platformları, kullanıcılara daha fazla vakit harcatmak için onların ilgi alanlarına ve görüşlerine uygun içerikler sunar. Bizler de sürekli olarak bize hitap eden içerikleri görmeye başladığımızda, görüşlerimiz daha da pekişir ve farklı görüşlere karşı toleransımız azalır.

Bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri, “echo chamber” (yankı odası) etkisidir. Yankı odası, kullanıcıların sadece kendi görüşlerine benzer içerikleri tükettiği ve bu nedenle farklı düşüncelerle karşılaşmadığı bir ortamı tanımlar. Bu tür bir ortamda insanlar, kendi görüşlerini sorgulamak yerine sürekli olarak aynı düşünceleri duyarlar. Bu da bireylerin karşıt görüşlere olan tahammülünü azaltır ve toplum genelinde aşırı kutuplaşmalara yol açar. Özellikle siyasi tartışmalarda bu etki çok daha belirgin hale gelir. Birkaç yıl önce ABD’de yapılan 2016 başkanlık seçimleri sürecinde, sosyal medyanın bu kutuplaştırıcı etkisi üzerine yapılan birçok araştırma, yankı odalarının bireylerin siyasi tutumlarını sertleştirdiğini ve karşıt gruplara karşı hoşgörüsüzlük geliştirdiğini ortaya koydu.

Bu durum yalnızca siyasette değil, toplumsal konularda da ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Örneğin, pandemi döneminde aşı karşıtlığı gibi konularda sosyal medyanın yanlış bilgi yayılmasını kolaylaştırdığı ve bu durumun halk sağlığına zarar verdiği görüldü. Sosyal medya platformları, yanlış bilgi ve komplo teorilerinin hızla yayılmasına elverişli bir ortam sağladığından, bu tür yanlış bilgilerin geniş kitlelere ulaşmasını kolaylaştırıyor. “Fake news” (sahte haber) ve “misinformation” (yanlış bilgi) kavramları, sosyal medya çağının kaçınılmaz bir sorunu haline geldi. Toplumlar arasındaki güven duygusu zedeleniyor ve insanlar, doğru bilgiyi ayırt etmekte zorlanabiliyorlar.

Algoritmalar ve Manipülasyon

Sosyal medyanın algoritmaları, bize sunduğu içeriklerle sadece bireysel psikolojimizi değil, aynı zamanda toplumsal düşünce yapımızı da etkiliyor. Bu algoritmalar, neyi göreceğimizi, neyi fark etmeyeceğimizi belirler. Kısacası, biz sosyal medyada neyle karşılaşıyorsak bu, aslında bir seçimden ibarettir; ama bu seçimleri çoğu zaman bilinçli olarak yapmayız. Sosyal medya algoritmaları, bizim alışkanlıklarımızı ve ilgi alanlarımızı inceleyerek bize “daha çok ilgilenebileceğimiz” içerikleri sunar. Bu da uzun vadede bizi belirli bir düşünce tarzına yönlendirebilir.

Bunu daha iyi anlamak için algoritmaların nasıl çalıştığını basit bir örnekle düşünelim. Diyelim ki, bir sosyal medya platformunda bir konu hakkında çok fazla içerik tüketiyoruz. Algoritma bunu fark eder ve bize bu konuya benzer daha fazla içerik sunmaya başlar. Bir süre sonra, farklı görüşler ya da yeni bakış açıları yerine sadece o konuyla ilgili olan aynı türde içerikleri görmeye başlarız. Bu durum, özellikle siyasi ve toplumsal meselelerde manipülasyon riski taşır. Kullanıcılar, algoritmaların sunduğu sınırlı perspektiflerle düşüncelerini şekillendirirken, daha geniş ve dengeli bir bakış açısı geliştirmekte zorlanırlar.

Ayrıca, sosyal medya platformları üzerinden siyasi ya da ticari manipülasyonlar da yapılabiliyor. Özellikle son yıllarda “cambridge analytica” gibi skandallarla sosyal medyanın nasıl siyasi propaganda aracı olarak kullanılabileceğini gördük. Bu skandallar, sosyal medya platformlarının bireylerin verilerini nasıl topladığını ve bu verilerin nasıl ticari ya da siyasi amaçlar için kullanılabileceğini gözler önüne serdi. Sosyal medya, bireylerin düşünce yapısını ve kararlarını etkilemek için kullanıldığında, toplumsal yapı üzerinde büyük bir tehdit oluşturabiliyor.

Sosyal Medya ve Yalnızlık Paroksismleri

Sosyal medya, teoride bizi birbirimize daha yakın getirmesi gereken bir araç olsa da, pratikte bazen bunun tam tersini yapıyor. Yalnızlık ve izolasyon hissi, sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte birçok insanın yaşadığı önemli bir problem haline geldi. Sosyal medyada çok sayıda “arkadaş” ya da “takipçi” sahibi olsak bile, gerçek anlamda derin ve samimi ilişkiler kurmak zorlaşabiliyor. Bunun bir nedeni, sosyal medya platformlarında ilişkilerin çoğunlukla yüzeysel olması ve duygusal derinliğin azalmasıdır. Bu da, özellikle gençler ve yalnız bireyler arasında daha fazla yalnızlık hissetmeye yol açıyor.

Sosyal medya üzerinden kurulan ilişkiler, yüz yüze ilişkilerin yerini alıyor ve bu durum uzun vadede bireylerin duygusal ihtiyaçlarını karşılayamamalarına yol açıyor. Ayrıca, sosyal medya platformlarında sürekli olarak başkalarının hayatlarına bakmak, bizim kendi hayatlarımızı daha değersiz ya da yetersiz hissetmemize neden olabiliyor. Sürekli “daha mutlu”, “daha başarılı” ya da “daha popüler” görünen insanlarla karşılaştığımızda, kendi hayatlarımızı daha eksik görmeye başlıyoruz. Bu da, yalnızlık hissini derinleştiriyor.

Sosyal Medya Kullanımını Sağlıklı Hale Getirmek Mümkün mü?

Sosyal medyanın zararları üzerinde durduk, peki ama bu platformları daha sağlıklı bir şekilde nasıl kullanabiliriz? Bizler, sosyal medya kullanımımızı kontrol altına alarak, onun üzerimizdeki olumsuz etkilerini azaltabilir miyiz? Burada birkaç adım atılabilir.

  1. Sosyal Medya Detoksu: Belirli aralıklarla sosyal medya kullanımını tamamen durdurmak ya da sınırlandırmak, ruh sağlığımızı koruma açısından önemli olabilir. Birçok insan, sosyal medya detoksu yaparak, bu platformlara bağımlılığın önüne geçmeye çalışıyor. Örneğin, hafta sonlarını sosyal medyadan uzak geçirerek daha kaliteli zaman geçirmek ya da sosyal medya kullanımını sadece belirli saatlerle sınırlandırmak, olumlu sonuçlar verebilir.
  2. Bilinçli Sosyal Medya Kullanımı: Sosyal medyada geçirdiğimiz zamanı bilinçli hale getirmek, algoritmaların manipülasyonuna karşı koymamıza yardımcı olabilir. Neyi ne kadar süreyle kullandığımızı fark etmek ve içerik tüketimimizi sınırlandırmak, dikkat dağınıklığını ve bağımlılığı azaltabilir. Ayrıca, takip ettiğimiz içerikleri ve insanları düzenli olarak gözden geçirip, bize fayda sağlayan ya da iyi hissettiren hesaplarla sınırlı kalmak da bu platformların üzerimizdeki olumsuz etkilerini hafifletebilir.
  3. Sosyal Medyada Gerçek İlişkiler Kurmak: Sosyal medya, çoğu zaman yüzeysel ilişkiler yaratıyor. Ancak bizler, bu platformları kullanarak derin ve anlamlı ilişkiler de kurabiliriz. Örneğin, sadece beğeni ya da yorum bırakmak yerine, arkadaşlarımızla daha anlamlı sohbetler başlatmak ya da topluluklara katılarak sosyal bağlarımızı güçlendirmek mümkündür. Yani, sosyal medya ilişkilerimizi daha derin ve samimi hale getirmeye çalışabiliriz.
  4. Yanlış Bilgiye Karşı Daha Dikkatli Olmak: Sosyal medya, yanlış bilgi yayılmasına açık bir platform olduğu için, tükettiğimiz bilgileri daha dikkatli bir şekilde değerlendirmeliyiz. Güvenilir kaynaklardan gelen bilgileri takip etmek, doğrulama yapmadan paylaşım yapmamak ve manipülasyona karşı dikkatli olmak, sosyal medyanın toplum üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilir.

Toplumsal Düzeyde Çözümler

Sosyal medyanın zararları bireysel düzeyde olduğu kadar toplumsal düzeyde de önem arz ediyor. Bu nedenle, sadece bireylerin değil, aynı zamanda platformların kendilerinin de bu konuda adımlar atması gerekiyor. Sosyal medya şirketleri, platformlarında yayılan yanlış bilgiyi ve siber zorbalığı önlemek için daha güçlü düzenlemeler getirebilirler. Örneğin, Twitter, Facebook ve Instagram gibi büyük platformlar, sahte haberlerin ve komplo teorilerinin yayılmasını engellemek için daha etkili denetim mekanizmaları geliştirebilir.

Ayrıca, hükümetlerin de sosyal medya şirketlerini daha fazla denetlemesi ve kullanıcıların veri gizliliğini koruyacak yasalar çıkarması önemli. Verilerimizin nasıl toplandığı, kullanıldığı ve paylaşıldığı konusunda daha şeffaf ve etik bir sistem oluşturulmalı. Sosyal medya platformlarının kullanıcıların psikolojik sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltacak değişiklikler yapması da toplumsal düzeyde büyük fark yaratabilir.

Sonuç

Sonuç olarak, sosyal medya hayatımızda kalıcı bir yer edinmiş durumda. Ancak bu platformları kullanırken karşılaştığımız psikolojik, sosyal ve toplumsal zorluklar da göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Bizler, sosyal medyayı daha bilinçli ve sağlıklı bir şekilde kullanarak, onun olumsuz etkilerini hafifletebiliriz. Unutmayalım ki, sosyal medya bizlerin bir yansımasıdır ve bu platformları nasıl kullandığımız, kendi ruh sağlığımız ve toplumsal yapımız üzerinde doğrudan bir etki yaratır.

 

 


Kaynaklar ve İleri Okuma

  1. C.S. Andreassen, et al. The relationship between addictive use of social media, narcissism, and self-esteem: Findings from a large national survey. (2017). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2024. Alındığı Yer: Addictive Behaviors | Arşiv Bağlantısı
  2. J. A. Hall, et al. Experimentally Manipulating Social Media Abstinence: Results Of A Four-Week Diary Study. (2019). Media Psychology | Arşiv Bağlantısı
  3. B.A. Primack, et al. Social Media Use and Perceived Social Isolation Among Young Adults in the U.S. (2017). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2024. Alındığı Yer: American Journal of Preventive Medicine | Arşiv Bağlantısı
  4. J. Fardouly, et al. Social comparisons on social media: The impact of Facebook on young women’s body image concerns and mood. (2015). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2024. Alındığı Yer: Body Image | Arşiv Bağlantısı
  5. R. R. Landoll, et al. Cyber Victimization By Peers: Prospective Associations With Adolescent Social Anxiety And Depressive Symptoms. (2015). Wiley | Arşiv Bağlantısı
  6. A.K. Przybylski, et al. Motivational, emotional, and behavioral correlates of fear of missing out. (2013). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2024. Alındığı Yer: Computers in Human Behavior | Arşiv Bağlantısı
  7. E. E. Rasmussen, et al. The Serially Mediated Relationship Between Emerging Adults’ Social Media Use And Mental Well-Being. (2020). Computers in Human Behavior | Arşiv Bağlantısı
  8. E. Pariser. The Filter Bubble: What the Internet Is Hiding from You. (2011). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2024. Alındığı Yer: Penguin Press | Arşiv Bağlantısı
  9. L. Thomas, et al. Student Loneliness: The Role Of Social Media Through Life Transitions. (2020) Computers & Education | Arşiv Bağlantısı

 

Nadir Kerem Dağ

Nadir Kerem Dağ

Sapienship’in kurucusu, baş editörü ve popüler bilim yazarıdır. European University of Macedonia Diş Hekimliği Fakültesi mezunu olup, akademik kariyerini evrimsel biyoloji, antropoloji, genetik ve paleontoloji alanlarında zenginleştirmiştir. Harvard, Duke, Yale ve Alberta Üniversitelerinde aldığı eğitimlerle disiplinler arası bir bakış açısı geliştirmiştir. Macedonian Dental Society ve International Association for Dental Research (IADR) üyesidir. Popüler bilim yazılarıyla bilimi anlaşılır ve ilgi çekici şekilde sunarak, geniş kitlelerin bilimsel farkındalık kazanmasına katkıda bulunmaktadır.

Benzer İçerikler

Bağımlılık Yapmayan Yeni Ağrı Kesici Journavx, FDA Tarafından OnaylandıBasın Bildirisi 
İlaçlar

Bağımlılık Yapmayan Yeni Ağrı Kesici Journavx, FDA Tarafından OnaylandıBasın Bildirisi 

10 Şubat 2025
Otizmi 1 Dakikada Tespit Eden Video Oyunu!Basın Bildirisi 
Çocuk Nörolojisi

Otizmi 1 Dakikada Tespit Eden Video Oyunu!Basın Bildirisi 

29 Ocak 2025
Herpes Virüsü, Kafa Travmaları ve Alzheimer Arasındaki Gizli BağBasın Bildirisi 
Nöroloji

Herpes Virüsü, Kafa Travmaları ve Alzheimer Arasındaki Gizli BağBasın Bildirisi 

21 Ocak 2025
Sonraki Makale
Kargalar Gerçekten 200 Yıl mı Yaşar?Özgün 

Kargalar Gerçekten 200 Yıl mı Yaşar?

Son İçerikler

Atom Nedir? Atom Ne Anlama Gelir?Sözlük 

Atom Nedir? Atom Ne Anlama Gelir?Sözlük 

27 Eylül 2025
Mitokondriler “Bozuk” DNA’yı Dışarı Atarak Yaşlanmaya Bağlı İltihabı TetikliyorBasın Bildirisi 

Mitokondriler “Bozuk” DNA’yı Dışarı Atarak Yaşlanmaya Bağlı İltihabı TetikliyorBasın Bildirisi 

27 Eylül 2025
Uzun Süre Keto Diyeti Yapmak Sağlık Riskleri TaşıyabilirBasın Bildirisi 

Uzun Süre Keto Diyeti Yapmak Sağlık Riskleri TaşıyabilirBasın Bildirisi 

27 Eylül 2025
Pastörizasyon H5N1 Kuş Gribini Sütten Tamamen Yok EdiyorBasın Bildirisi 

Pastörizasyon H5N1 Kuş Gribini Sütten Tamamen Yok EdiyorBasın Bildirisi 

27 Eylül 2025
Gökyüzünde Görünmez Dans: Aerosoller Dünya İklimini Nasıl Etkiliyor?Basın Bildirisi 

Gökyüzünde Görünmez Dans: Aerosoller Dünya İklimini Nasıl Etkiliyor?Basın Bildirisi 

14 Eylül 2025
Deniz Yıldızlarını Eriten Gizemli Hastalığın Sırrı ÇözülüyorBasın Bildirisi 

Deniz Yıldızlarını Eriten Gizemli Hastalığın Sırrı ÇözülüyorBasın Bildirisi 

14 Eylül 2025

Sponsorlu

  • Hakkımızda
  • Haklar ve Sorumluluklar
  • İçerik Kullanım İzinleri
  • Gizlilik Politikası
  • Çerez Politikası
  • Sapienship Ekibine Katıl
Bize yazın: info@sapienship.com.tr

© Sapienship, 2024-2025 - Tüm İçerikler İçerik Kullanım İzinleri'ne uyulduğu sürece kullanıma, dağıtıma ve paylaşıma açıktır.

  • Giriş
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
  • İçerik Kategorileri
    • Doğa Bilimleri
    • Uygulamalı Bilimler
    • Sosyal Bilimler
    • Formal Bilimler
  • Popüler Konular
    • Evrimsel Biyoloji
    • Tıp
    • Paleontoloji
    • Zooloji
    • Astronomi
    • Ekoloji
    • Antropoloji
  • Bilim Haberleri
  • Çeviriler ve Basın Bildirileri
  • Özgün İçerikler
  • Bilim Sözlüğü

Sapienship'e Hoş Geldiniz!

Sign In with Google
VEYA

Giriş yapmak için kullanıcı bilgilerinizi giriniz

Şifrenizi mi Unuttunuz?

Şifrenizi sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için e-posta adresinizi veya kullanıcı adınızı giriniz

Giriş
Sapienship web sitesi çerezleri kullanmaktadır. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası sayfasını ziyaret edin. Sapienship web sitesi kullanıcılarının gizliliğini korumak ve güvenliğini sağlamak için önlemler almaktadır. Daha fazla bilgi için Gizlilik Politikası sayfasını ziyaret edin. İlaveten, Sapienship'teki tüm içerikler İçerik Kullanım İzinleri'ne uyulduğu sürece kullanıma, dağıtıma ve paylaşıma açıktır. Sapienship web sitesini kullanmaya devam ederek tüm politikaları kabul etmiş sayılırsınız.