Gelgit dalgaları ve tsunamiler (yeryüzündeki iki en güçlü dalga türü) popüler söylemde sıklıkla karıştırılır. Bu terimler bazen eş anlamlı olarak kullanılsa da, gelgit dalgaları ve tsunamiler aslında farklı sebeplerle oluşur.
Güney Kaliforniya Üniversitesi Tsunami Araştırma Merkezi Direktörü Costas Synolakis, Live Science’a verdiği röportajda şöyle diyor:
2004 Hint Okyanusu tsunamisine kadar İngilizcede ‘tidal wave’ terimi (gelgit dalgası) hakimdi, çünkü o zamana kadar tsunami gözlemleri çoğunlukla hızla ilerleyen veya geri çekilen gelgitlere benzeyen su olaylarını tanımlıyordu. Ancak 2004’te Endonezya ve Tayland’da çekilen birkaç video sayesinde büyük tsunamilerin gelgitlere hiç benzemediğini anladık.
Gelgit dalgaları, Dünya ile Ay arasındaki kütleçekimsel etkileşimden (ve daha az oranda Güneş’ten) kaynaklanır. Bu dalgalar, kıyı bölgelerde günlük düşük ve yüksek gelgitlere yol açan, yani ayın evreleriyle bağlantılı olarak tahmin edilebilir olan gelgit düzenlerinin ürünüdür.
Gelgitler, yeni ay (Ay’ın Dünya ile Güneş arasında olduğu zaman) ve dolunay sırasında (Dünya’nın Ay ile Güneş arasında olduğu zaman) en yüksek seviyeye ulaşır.
Ay’ın kütleçekimi, Dünya’nın Ay’a en yakın bölgelerinde daha büyük bir kuvvet uygular ve burada suları çekerek bir yükselti oluşturur. Aynı zamanda, Dünya’nın Ay’a en uzak tarafındaki okyanuslar da, hareket halindeki bir cismin hareketine devam etme veya hareketsiz bir cismin hareketsiz kalma eğilimi olan atalet nedeniyle bir yükselti yaşar. Ay’dan uzaklaşan su, onu ters yöne çekmeye çalışan kütleçekim kuvvetine direnç gösterir.
Bu iki yükselti, Dünya dönerken ve Ay Dünya etrafında dönerken Dünya’nın etrafında hareket eder; bu nedenle çoğu bölge her 24 saat 50 dakikada bir iki kez yüksek gelgit yaşar. Düşük gelgitler ise Ay’a en yakın veya en uzak noktalarda olmayan bölgelerde meydana gelir.
Bir gelgit dalgası binlerce mil boyunca uzanabilir. Çoğu durumda gelgit dalgaları küçüktür; ancak dar koylar ve nehir ağızları gibi bazı coğrafi özellikler, gelgitlerin enerjisini yoğunlaştırarak bazı bölgelerde büyük dalgalar yaratabilir.
Ancak gelgit dalgaları, Japonca’da “liman dalgası” anlamına gelen tsunami ile kıyaslandığında, yıkıcı gücün yanında sönük kalır. Gelgit dalgalarından farklı olarak, tsunamiler büyük ölçüde öngörülemezdir. Tsunamiler, su altı depremleri, toprak kaymaları, volkanlar ve hatta meteorlar gibi olaylar sonucunda oluşur.

Synolakis, şöyle diyor:
Yitim zonlarındaki su altı depremleri; yani bir kıtasal levhanın diğerinin altına kaydığı bölgelerde, sık sık büyük tsunamiler meydana getirir. 6,5 veya daha büyük büyüklükteki ve nispeten sığ derinliklerde gerçekleşen, Dünya’nın kabuğunu kaldıran depremler tsunamileri tetikler. Ek olarak, volkanlar ve toprak kaymaları (ya su altında ya da okyanusa bitişik karada) büyük miktarda magma ve kayaların hareket etmesine neden olur ve bu da tsunamileri tetikleyebilir. Bu olaylar, erken uyarı sistemleri tarafından kaçırılabilir.
Bu tür olaylardan kaynaklanan kuvvet suyu yer değiştirir ve bu yer değişiminden gelen enerji bir dalga olarak yayılır. Tsunamiler, büyüklüğüne bağlı olarak yerel, bölgesel veya uzak mesafeli olabilir. Tsunamiler, dalganın kıyıya vurduğu yere yakın olaylardan kaynaklanabileceği gibi, binlerce mil uzaklıkta da meydana gelebilir.
Tsunamiler neredeyse fark edilmez düzeyde olabilir ve okyanus yüzeyini sadece birkaç santimetre yükseltebilir; ancak saatte 800 km hıza kadar ulaşabilir. Periyotları birkaç dakikadan iki saate kadar değişir. Kıyıya yakın sığ derinlikler dalgaların hızını yavaşlatırken, yüksekliği artırır, çünkü ilk dalga cephesini takip eden dalgalar yetişir ve dalgaya arkasından kuvvet ekler. Bu olgu, tsunamiler karaya ulaştığında oluşabilecek dev su duvarlarını açıklar.
Tsunamiler büyük ölçüde öngörülemez olduğundan, savunmasız kıyı bölgelerindeki insanlar, yüksek yerlere ulaşmak için yalnızca birkaç dakika uyarı süresine sahip olabilir. En büyük tsunamilerden bazıları, birkaç mil içeriye kadar ulaşan dalgalar yaratmıştır. 2004 Hint Okyanusu tsunamisinin ardından (ki bu tsunami yaklaşık 230.000 kişinin ölümüne yol açtı) risk altındaki bölgelere erken uyarı sistemi kurmak amacıyla sensörler yerleştirildi.
Synolakis, sözlerini şu ifadelerle tamamlıyor:
Tsunamiler, Tsunamileri Derin Okyanus Değerlendirme ve Raporlama (DART) sistemi ile izleniyor. Bu sistem, okyanus tabanındaki basınç kaydedicilerden okyanus yüzeyine ve ardından uydulara bir sinyal ileten açık deniz şamandıraları ağıdır. Ancak bu sistem mükemmel olmaktan uzaktır. Sorun şu ki, şu anda yaklaşık 50 DART, Pasifik ve Hint Okyanuslarını kapsıyor. Herhangi bir zamanda yaklaşık yarısı çalışıyor. Hedefe yönelik uyarılar sağlayacak etkili bir sistem için dünya okyanuslarına en az 150 dağıtılmalıdır.
Kaynaklar ve İleri Okuma
- R. Pallardy. What’s the difference between a tsunami and a tidal wave?. (28 Ekim 2024). Alındığı Tarih: 31 Ekim 2024. Alındığı Yer: Live Science | Arşiv Bağlantısı